20 Eki 2009

Genç kalmanın sırrı Omega 3 kürü


Omega 3, bazı seçkin gıdaların içeriğinde bulunur. Omega 3 hücre yenilenmesi dahil pek çok önemli fonksiyonu olan bir yağ asidi ve cilt dostudur.

Cildimizi içerden nemlendirir, yeniler, cilt altı bağ dokusunun temel taşları olan kollajen ve elastini koruyarak yaşlanmamızı geciktirir.

Ancak Omega 3'ten yeteri kadar yararlanabilmemiz için onu hem içten hem dıştan kullanmamız gerekmektedir. Omega 3 içeren besinleri düzenli ve çeşitli olarak her gün tüketmeki hem sağlığımız hem cildimiz için çok önemlidir. Anti-aging kürlerinde de önerilen bu uygulamanın neticeleri ancak düzenli kullanıldığında yüzümüzü güldürüyor.

* Cilt dostu besinlerde balık çok önemli...

İdeal omega 3 tüketimi, bir haftada 7 gramdır ve bu miktar haftada iki kere balık ve yanında bir avuç ceviz ve bir çorba kaşığı keten tohumu tüketilerek de karşılanabilir. Sağlıklı ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak için haftada en az bir kez balık tüketilmelidir. Uskumru, somon, hamsi, ton balığı, alabalığı ve türleri özellikle tavsiye edilir. Eğer yeterli miktarda deniz ürünü alamıyorsanız ya da sıkı bir vejetaryen iseniz çözümü var:


İşte 150 gram somona eşdeğer omega 3 kaynakları;

- 2 yemek kaşığı cevizyağı (soğuk pres yöntemi ile elde edilmiş)

- 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı

- 2 yemek kaşığı soya fasulyesi yağı (soğuk pres ve organik)

- 3 yemek kaşığı keten tohumu

- 4 yemek kaşığı ceviz

- 1 fincan soya fasulyesi (çiğ ağırlık)

- 2000 mg balık yağı hapı

Bunların hepsini tek tek yazılan dozlarda almanız gerekmez, beslenme biçiminize göre her birinden bir miktar gün içinde tüketmeniz yeterli olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yasal Uyarı

YASAL UYARI

Bu sitedeki bilgiler tavsiye niteliğinde olup tedavi amaçlı değildir. Uygulamaların sorumluluğu site sahibine ait değildir. Sağlık sorunlarınız için mutlaka bir hekime danışınız.Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız.Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.

ALTERNATİF TIB

Son çeyrek yüzyılda modern yaşam tarzının getirdiği, kötü beslenme, hareketsizlik ve stres etkileri yaşamımızın dengesini alt üst etmiş durumdadır. Bu gibi nedenlerden dolayı çağımızda hastalıklarda artışlar görülmüştür. Tıp ilerlemesine rağmen, her derde deva olamamıştır. Bu gelişmeler üzerine asıl çarenin doğada olduğu anlaşılmıştır. Eskiden "kocakarı ilaçları" olarak tabir edilen yöntemlerin, günümüzde Alternatif Tıp inceleme alanına girmesi ile bitkilerin vucudumuz üzerindeki olumlu etkileri de kanıtlanmıştır. Doğadaki meyveler,sebzeler, baharatlar ve şifalı bitkiler bizlere doğanın bir hediyesi, yaradanın bir ikramıdır. Bizim bu ikramdan yararlanmamız alternatif tıbbın ortaya çıkışına ortam hazırlamıştır.