15 Tem 2009

Beslenme konusunda hayati denilebilecek uyarılar


Uzmanlar, beslenme konusunda hayati denilebilecek uyarılar yaptı.

Uzmanlar, herkesin özellikle 40 yaşından sonra şeker hastasıymış gibi beslenmesijne özen göstermesi gerektiğini belirtti.

Şeker hastalığı (diyabet), beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle son yıllarda giderek artan bir rahatsızlık. Diyabetliler, kısıtlanan diyetleriyle kendilerini çoğu kez iyi hissetmiyor ancak beslenme uzmanları onlara önerdikleri diyeti sağlıklı kişilere de öneriyor.

Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Emel Unutmaz, sağlıklı bir hayat için sadece diyabetlilerin değil, herkesin sanki bir şeker hastası imiş gibi beslenmesi gerektiğini vurguladı. Unutmaz, “Sağlıklı beslenme ve şeker hastaları için önerilen ilkelere bakıldığı zaman, özellikle 40 yaşından sonraki kişiler için önerilen ilkeler ortaktır.” dedi.

Emel Unutmaz, 40 yaş sonrasında az ve sık beslenme, lifli, posalı karbonhidrat tüketme, katı yağlardan uzak durma, zeytinyağı ağırlıklı beslenme, balık tüketim sıklığını artırma, kızartmalardan uzak durma, kilo kontrolünü sağlama, sebze tüketimini atlamama, meyvenin miktarına dikkat ederek tüketme gibi konulara dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor.

Diyabetle sonradan tanışan kişilerin en çok zorlandıkları bir başka konu da gün içinde neyi, nasıl ve ne kadar yiyeceklerini planlayamamak. Emel Unutmaz, diyet tedavisinde temel alınacak bazı ana hedefler bulunduğunu ifade ederek, bunda amacın kişinin fiziksel aktivitesine göre kan şeker değerlerini normal düzeyde tutacak bir beslenme programı oluşturmak olduğunu söyledi. Unutmaz, diyabetli kişilerde kolesteroller gibi diğer göstergelerde de bozulmalar olabileceği için diyetin bu faktörler de düşünülerek oluşturulduğunu kaydetti. Beslenme planlamasında kişinin yaşı ve özel durumları da önemli. Orta yaşlı şeker hastası bir kişi ile şeker hastası bir gebenin diyeti veya çocukluk dönemindeki bir diyabetlinin diyeti bir değil.

Diyabetliler, beslenmede neye dikkat etmeli?

Şeker, şekerli besinler, reçel, bal, pekmezden uzak durulmalı. İdeal kiloya inilmeli, günlük enerji alım ve yakımı dengelenerek korunmalı. Yağ alımı azaltılmalı, kızartmalardan kaçınılmalı. Posa alımı 20-35 grama çıkartılmalıdır. Taze sebze ve meyve alımı kesilmemeli; ancak havuç, patates ve özellikle de meyvelerin kan şekerini yükseltebileceği unutulmamalı. Soğan, sarımsak, nane ve maydanoz gibi sebzeler başka bir rahatsızlığı tetiklemiyorsa diyetlerde kullanılabilir. Alkol, sigara ve katkı maddeli gıdalardan sakınılmalı. Tuz ve tuzlu yiyeceklerden kaçınmalı.

Şeker hastalığını ciddiye almıyoruz

Ondokuzmayıs Üniversitesi (OMÜ) Samsun Sağlık Yüksekokulu’nca yapılan bir araştırmada, diyabet hastalarının, hastalıkları hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıkları saptandı. OMÜ Samsun Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hatice Kumcağız’ın yürüttüğü bir çalışma ile Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Endokrin Polikliniği’ne başvuran ve diyabet tanısı konulmuş kişilerin, hastalıkları hakkında bilgi düzeyleri araştırıldı. 209 hastadan elde edilen bilgilerden diyabet hastalarının hastalıkları hakkında yeterli bilgilerinin olmadığı belirlendi. Araştırma sonucunda, hastaların diyabetin vücuda zarar vermediğini ve bunun için beslenme düzenini değiştirmeye gerek olmadığını düşündüğü ortaya çıktı.

Hiç yorum yok:

Yasal Uyarı

YASAL UYARI

Bu sitedeki bilgiler tavsiye niteliğinde olup tedavi amaçlı değildir. Uygulamaların sorumluluğu site sahibine ait değildir. Sağlık sorunlarınız için mutlaka bir hekime danışınız.Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız.Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur.

ALTERNATİF TIB

Son çeyrek yüzyılda modern yaşam tarzının getirdiği, kötü beslenme, hareketsizlik ve stres etkileri yaşamımızın dengesini alt üst etmiş durumdadır. Bu gibi nedenlerden dolayı çağımızda hastalıklarda artışlar görülmüştür. Tıp ilerlemesine rağmen, her derde deva olamamıştır. Bu gelişmeler üzerine asıl çarenin doğada olduğu anlaşılmıştır. Eskiden "kocakarı ilaçları" olarak tabir edilen yöntemlerin, günümüzde Alternatif Tıp inceleme alanına girmesi ile bitkilerin vucudumuz üzerindeki olumlu etkileri de kanıtlanmıştır. Doğadaki meyveler,sebzeler, baharatlar ve şifalı bitkiler bizlere doğanın bir hediyesi, yaradanın bir ikramıdır. Bizim bu ikramdan yararlanmamız alternatif tıbbın ortaya çıkışına ortam hazırlamıştır.